SİNEKLERİN TANRISI / WILLIAM GOLDING

Kitap ıssız bir adaya düşen uçağın enkazından sağ salim kurtulan çocukların yaşamını konu ediniyor. Uçakta sadece çocukların olması kitabın en dikkat çeken unsurlarındandır. Dünya bir savaştadır ve uçakta düşürülmüştür, fakat gerçekte uçağın düşürülüp orada olduğunu bilen var mı kitap boyunca bunu merak ederiz.
Kitap bir nevi alegori örneği,  Ralph bulduğu deniz kabuğundan ses çıkartması ile etrafta bulunan çocukların sese gelmesini sağlar. Deniz kabuğunun oldukça gösterişli olması onu elinde bulunduran kişiye bir üstünlük sağlaması çocukların deniz kabuğuna hayranlıkla bakması ve koşulsuz Ralph’i şef ilan etmeleri deniz kabuğunu din ile ilişkilendirmeme neden oldu. Ralph kişilik özellikleri de göz önüne alınırsa doğal bir liderdir. Sesi duyan ve ortaya çıkan bir diğer grupta siyah uzun kıyafetler içerisindeki çocuklardır. Bunların yaşları 13 civarında ve kıyafetlerinden dolayı bir gruba ait gibidirler. Grubun en asi karakterli olanı kendisini gösterir ama çokta zararlı durmaz. Kıyafetlerin tek tip olması zaten diğerlerinden belirgin bir şekilde ayrılmalarını sağlar.

Her şey çok güzel başlar ada tam bir cennettir fakat bazı sorunlar vardır. Bunun için herkes bir aradayken lider seçilmesine karar verilir. Doğal olarak Ralph kendisini öne atar fakat buna karşı gelen kişi Jack kendisin lider olmasının daha doğru olduğunu söyler. Jack’te doğal bir liderdir fakat Ralph daha insaflı olması açısından ondan ayrılır. Jack daha asi bir lider olarak karşımıza çıkar isteklerini gerçekleştirmek uğruna gözünü karartan ve tehlikeye atılmaktan çekinmeyen bir kişidir.

Kitapta bahsedilmesi gereken üç ana karakter var aslında; bunlardan ilki yani Ralph ilk olarak kendilerine kalacak yer yapmaları gerektiğini öne sürer. Adadan kurtulabilmeleri için de sürekli yanacak bir ateş olmalıdır ve bu görevi üstlenecek kişilerin olması gerektiğini çocuklara söyler.

Liderin Ralph olmasına içten içe bozulan Jack yine de çok ses etmez ve avcıların olması gerektiğini söyler. Yemek oldukça önemli bir konudur ada da, Jack ile ava çıkan bir takım kurulur. Her şey olması gerektiği gibi ilerler. Tabi ilk av günü Jack’in bıçağı çekip domuzu öldürürken tereddüt etmesi ve kendisinin küçük duruma düşmesi onu iyice hırslandırır. Kafaya taktığı tek şey öldürme hırsıdır. Gözü dönen Jack bir süre sonra ilk avını ele geçirir ve bunun galibiyeti olarak domuzun kafasını bir kazığa geçirir. Aslında bir nevi savaş ilan etmiştir. Ava çıktıkları grup o gün ateşin başında görevli olması gerekirken avlanmaya gittikleri için ateş sönmüş ve onları kurtaracak olan gemi de geçip gitmiştir.

Olayların çığırından çıktığı anlar burada kendini gösterir. İnsanlar gerçekten kötü mü doğar. Otorite figürü kendini nasıl gösterir. Yönetim anlayışı nasıl ortaya çıkmıştır. Hikâyenin başlarında gayet mutlu, eğlenen çocuklar nasıl oldu da bir anda bu kadar kötü oldular. Hikâyede dikkat çeken Domuzcuk aslına bakılırsa en mantıklı olan kişidir. Ralph bazen ne yapacağını bilmediği anlarda bile o soğukkanlılığını korur ama kimse Domuzcuğu dinlemez. Dış görünüşü yüzünden sürekli dışlanan karakter daha en başta olayın korkunç bir durum olduğunu bir düzen olması gerektiğini savunurken de kimse dinlememiştir. Jack ise aslında başlarda kararlara gayet uyarken ilk cinayeti ile iyice kötü bir kimseye dönüşür ve isyan ederek kendini lider ilan eder. Çocukları kendi tarafına çeker içindeki vahşiyi ortaya çıkartmak için her yerini simsiyah boyar insanlığını gizlemesi ve her istediğini yapabilme özgürlüğünü elde eder. Cennet gibi bir ada ateşin kontrol edilemeyişi ile kül olması…

Çocuklar üzerinden anlatılan roman aslından yetişkinleri eleştirmesi ve bazı şeyleri sorgulatması açısından oldukça güzel ele alınmış. Daha detaylı bilgi için kitabı okumanızı tercih ederim. İş Bankası Yayınevinin baskısında kitabın sonunda çok daha geniş bir şekilde kitabın incelemesinin olduğunu da görüyoruz o yorumda oldukça hoşuma gitmişti.
GAİA


Bunları da Beğenebilirsiniz

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.