NOTRE DAME'IN KAMBURU / VICTOR HUGO

Paris’ in ünlü yapıları, katedralleri ve bunların en önemlisi Notre Dame…

Dönemin Paris mimarisi hakkında bolca bilgi verir. Mimarinin ne kadar önemli olduğunu anlatır, hatta bir bölümde sırf Paris baştan sona tasvir edilir. Yazarın yakındığı en büyük sorun; her yeni kralın tahta gelmesi ile mimari yapıya kendi tarzını yansıtmak istemesi sonucu, o güzelim yapıları yok etmeleri ve daha sade, çirkin bir yapılanmanın Paris’te başladığını ele alıyor. Notre Dame’ ın Kamburu eseri ilk çıktığında o kadar büyük bir ilgi ile karşılandı ki yapı yıkılmaktan kurtulup günümüze kadar gelebilmeyi başarmıştır.

Notre Dame’ a zamanla verilen zarar konusuna değinen yazar bu konuda oldukça kızgındır. İnsanın ahmak bir varlık olduğundan yakınır.   “Zamanın gözü kördür, insan ahmaktır “ der. Kilisenin tahribatında zamanın etkisinin az olduğunu, asıl insanların, özelliklede sanatçıların zarar verdiğini söyler. Son ikiyüzyılda mimar olarak yetişen kişilerin mimari yapılarda sürekli bir değişiklik yaratmalarına değinir. Kitaplar o zaman önemsizdir çünkü taş daha uzun süre dayanabilir, kitap ise sadece bir kağıt parçasıdır, bir kişi kendisini göstermek istiyorsa bunu mimari bir eser vererek yapıyordu. Düşünce ve bilginin gücü daha sonradan anlaşılmasıyla mimariye olan ilgi zamanla azalmaya başlamıştır. Bu sefer kimse o kadar büyük yapılarla uğraşmak istememeye başlamış, kitap yazmak için bir kalem, kağıt yeterken, mimari yapı çok fazla malzemeye gereksinim duymaktadır.

Kitap içinde anlatıldığı hikâye ile o günün şartları ve siyasi yapısına da ışık tutuyor. Paris’ in her köşesine kurulan idam sehpaları ve insanların nasılda kurbanlık bir koyun gibi haklı haksız oralarda asıldıklarını görüyoruz ve hikâye ne yönde ilerleyecek merakla bekliyoruz.

Hikâyeye gelecek olursak; Katedrale bırakılan çirkin mi çirkin bir yaratık Quasimodo ve çingeneler tarafından büyütülen güzeller güzeli bir kız, Esmeralda…

Kitapta dikkat çeken 3 erkek tipi var:

Phoebus, Esmeralda’ nın âşık olduğu subaydır. Erkekler tarafından hiç sevilmeyen hatta yüzüne bile bakılmaya değmeyecek beş para etmez bir kişiyken, kadınlar arasında oldukça hayran olunan ve yakışıklı bir kişidir. Çapkın ve içkiye düşkün olduğunu görürüz. Üniformanın verdiği bir saygınlık vardır.

Claude Frollo, başdiyakoz ya da kısaca papaz diyebiliriz. Tüm o dinin getirdiği dogmalara karşın Esmeralda’ya aşık olur. Onun ki sevgi değil, arzulamaktır. Esmeralda’ ya sahip olamayacaksa ölmesini tercih edecek kadar gözü dönmüş bir kimsedir. Sadece kendini düşünen bencil bir kişidir.

Bir diğer kişi Quasimodo’dur. Kimsenin yüzüne bakmaya değer görmediği herkesin aşağılayıp çirkinliğinden dolayı dalga geçilen birisidir. Fakat asıl seven erkek, edebi çerçevede bakıldığında kendisidir.

Bir kişi daha vardır ki keçi için Esmeralda’ dan vazgeçen, erkek bile denemeyecek bir kimse Pierre Gringore.

Paris’in her yerinde idam tahtalarının bulunduğu, bir çok kişinin doğru düzgün araştırılmadan asıldığını görüyoruz. Esmeralda ile birlikte olmak için türlü yalanlar söyleyen Yüzbaşı Phoebus, Frollo tarafından bıçaklanması sonucu tüm suç Esmeralda’ ya kalır. İşkence çektirilerek büyücülük ve cinayet suçlarının itiraf ettirilmesi sağlanır. İnkâr edersen işkenceler ile ölüyorsun, suçu kabul edersen idam ediliyorsun. Üstelik bir papazın lafına karşın bir çingenenin sözü ne kadar etkili olabilir. Phoebus’ un ölmediği gerçeği bile bu durumdan kurtulmasını sağlamaz çünkü bir çingene kimsenin umurunda değildir. Esmeralda ise bir umut Phoebus’ un onu kurtaracağına inanır. Subay ise kendisinin bir çingene ile adının anılmasını istemediğinden yolunu değiştiren bir kişidir.

Bir kişinin toplum tarafından sırf çirkin, topal olduğu için dışlanması ve dış görünüşüne göre yargılandığını Quasimodo karakterinde görüyoruz. En başta kötü bir kimse olduğu hissine kapılıyoruz çünkü herkesten nefret eden bir kimsedir. Toplum onu dışladığı için o da kendisini toplumdan iyice soyutlamıştır. Yaptığı meslek yüzünden sağır olan karakterin toplumla olan tek iletişim kaynağı tek gözüdür diğer gözü de bir hastalıktan dolayı küçük yaşta tamamen kapanmıştır. En azından kendisine söylenen hakaretleri duymak zorunda değildir artık. Hayatta tek bağımlılık hissettiği ve saygı duyduğu kişi küçük yaşta onu sahiplenen rahip Claude Frollo’ dur. Sırf Esmeralda mutlu olsun diye kendi mutluluğunu hiçe sayar.

Esmeralda’ nın bile Quasimodo’ nun çirkinliğine katlanamadığını görüyoruz. Dış görünüş uğruna çoğu kişinin hayatlarının nasıl sonladığı burada karşımıza çıkıyor. Phoebus ismi güneş tanrısından gelmektedir. Phoebus’ un Esmeralda’ dan vazgeçmesi ile çingene kızının hayatı karanlığa bürünür ve onu tekrar aydınlığa kavuşturmasını bekler. Boşuna bir bekleyiştir çünkü o kendisine aşık olan soylu bir kızla evlenmeyi tercih eder.

Frollo, Esmeralda’ yı ilk gördüğünde vurulur. Tek istediği ona sahip olmak hatta bu sapkınlık derecesindedir. Kendisi, kardeşi ve bir çok kişinin sonunu getirdiğini söyleyebiliriz.

Quasimodo’ nun durumu ise biraz daha farklı çok zor bir anında kendisine su veren iyi yürekli kıza aşık olur. Kendi görünüşü yüzünden istediği aşkı asla elde edemez anca ölünce kavuşurlar.

Kitapta her karakter trajik bir şekilde son bulur; Esmeralda asılır, Frollo Notre Dame’ dan aşağı ittirilerek ölür, Phoebus’un trajedisi ise evlenmesidir, Quasimodo yıllar sonra idam edilenlerin cesetlerinin atıldığı mahzende Esmeralda’ nın cesedine sarılmış bir şekilde bulunur.
GAİA

İş Bankası Kültür Yayınları
Hasan Ali Yücel Klasikler Dizisi
Özgün Adı: Notre Dame De Paris
Fransızca Aslından Çeviren: Volkan YALÇINTOKLU





Bunları da Beğenebilirsiniz

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.