SPOTLIGHT-2015

YALANLARIN ARASINDAN GERÇEĞİ BUL.



Amerika'da eskiden günümüze kadar süregelen bir araştırmacı-gazeteci The Boston Globe’un takımıdır SPOTLİGHT. Film gerçek bir olay içermekte bu da Spotlight takımının gün yüzüne çıkardığı bir davadır. Yönetmenliğini Tom McCARTHY üstlendiği Amerikan drama türünde olan film, 2015 yılında vizyona girdi.

Konusu günümüzde “ne yazık ki” hala güncelliğini koruyan ama 70-80' ler de meydana gelen bir olayın 2002'de anca gün yüzüne çıkarılmasıyla ilgili, çocuklara yapılan cinsel tacizi konu ediniyor. 90 tane sözde kilise rahiplerinin gün yüzüne çıkarılması. Üstü örtülemeyecek kadar hassas olan bu konunun kiliseye bağlılığının zedelenmesiyle karşı karşıya getirilmesi bir kez daha çıkar dünyasında yaşadığımızı gözler önüne seriyor. Filmi izledikten sonra Spotlight ekibinin başarısına sevinmekten daha çok büyük bir hüsranla ekranı kapattım. Çünkü 70-80’lerde meydana gelmiş bir olay. Yıl 2016 hala aynı olaylar her geçen gün gündemimizde yer ediniyor. 30-40 yıldır hiçbir şekilde bilinçlenemediğimizin gerçeği. Ve bu sadece bizim ülkemizde de değil dünyanın her yerinde böyleymiş ne yazık ki. Tabii bu tür olaylarda sistemin ayrıcalığını net bir şekilde görüyoruz. Filmde de görüldüğü gibi kiliseye karşı negatif etkilerin doğmasındansa konunun üstü çok kolay bir şekilde kapatılabiliniyor. Burada da sisteme karşı doğru ve güçlü olarak ayakta duran gazetecilerimiz var olması gerekiyor. 

Film de Spotlight ekibi bu haberi haber değeri yüksek olduğu için değil, konunun hassaslığının farkında oldukları ve bir şekilde üstünün kapatımasından duyulan insani rahatsızlıklarından dolayı bu olayı gün yüzüne çıkarıyor. Burada da yine günümüzde yapılan habercilik anlayışının nedenli doğru nokta olduğunu tekrar tekrar anlıyoruz.



Spotlight filmi, görsellik bakımından çok fazla eleştiri almakta. Bir an acaba görselliği çok yükse olsaydı nasıl olur diye düşündüm. Konu saptırılmadan görsellik dengesi kurulabilirse evet güzel olabilir ama şu yanı da var, bu denli önemli ve hassas bir konunun yalın haliyle ve direkt olarak olay üzerinden verilmesi de izleyici başka bir objeye, duruma ya da olaya yönlendirmiyor. Zaten eski bir dönem olayı oluğu içinde daha modern olmayan yapısı yine bize o dönemi hissettiriyor. Ben konusunu okuduğumda filmi görsel bir şov olarak izlemeye başlamamıştım ki bu görüntü kalitesi de ben de bir rahatsızlık hissi uyandırmadı. Aksine tamamen konuya odaklı olması beklentilerimi yeterince karşıladı. Diğer türlü olduğu zaman mesela oyuncuların yaşamlarına girdiğinde konu kopukluğu oluyor ve bu bende bu tür filmlerde daha da sabırsızlaştırıcı etki yaratıyor. Bu nedenledir ki filmin 88. Akademi ödüllerin de 6, 73. Altın küre de 3 adaylığı oldu. 88. Akademik ödüllerinde en iyi film ve en iyi özgün senaryo ödüllerini, 69. Bafta ödüllerinde de en iyi özgün senaryo ödüllerini almaya hak kazanmış.

Oyuncu kadrosu Mark RUFFALO, Michael KEATON, Rachel McADAMS, Liev SCHREİBER, John SLATTERY, Brian D'arcy JAMES'in oluşturduğu başarılı bir kadro. Olması gereken sınırında bir oyunculuk sergilemişler. Evet daha iyi olabilir miydi olurdu ama sanıyorum ki senaryoya ağırlık verilmiş. Yani herhangi bir oyuncunun performansı veya filmin görselliği konunun önüne geçmesi istenmemiş. Bütün kazanılan ödül kategorileri de bu düşünceyi destekler nitelikte.

Eğlenmek veya görsel bir şölen yaşamaktan ziyade, toplumsal bir konunun gözler önüne serildiği ve üzerine düşünülmesi gereken bir film. Üzerine düşünülmesi diyorum çünkü her toplumda meydana gelen ve biz de bu toplumun bir parçası olduğumuz için bizim de bir bakıma her türlü olayda sadece çocuk tacizliğini kast etmiyorum, bir paya sahibiz. Yani bu olaylar karşısında “ Allah kahretsin, tüh vah yazık” demekle kendimizi suçlulardan ayırmak yeterli olmuyor maalesef.  

Umarım daha bilinçli bir toplum olma yolunda adımlar atmaya başlamışızdır ve 30-40 yıl sonra “ 30-40 yıl önce neredeysek hala aynı noktadayız!” demiyor oluruz umarım…


FERONİA



Bunları da Beğenebilirsiniz

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.