AMADEUS 1984

AMADEUS 1984
YÖNETMEN: Milos FORMAN
IMDB: 8,3
Film daha başlangıcı ile ilerleyen dakikalarda neler olacağını merak ettiren türden. Yaşlı bir adamın –Antonio Salieri - yakarışları ile başlıyor ve hastanede rahip ile olan sohbetinde anlıyoruz ki bu kişi Mozart’ı yakından tanıyan birisi ve ölümüne neden olan kişidir.

Hikaye buradan yola çıkarak müzik konusunda tanrısal bir yeteneğe sahip olan Mozart’ın hayatı üzerinden devam edecek. Hem bir kişiden bu kadar nefret edip hem de bu kişiye taparcasına hayran olan Salieri ise müzik konusunda Mozart’ ı delicesine kıskanan bir kimsedir. Sırf daha yetenekli bir kimse olabilmek için dualar eden ve bu yüzden tüm günahlardan kaçınan kişi olmasına rağmen Tanrı neden Mozart’ ı seçti? Mozart’ı resmi olarak gördüğümüz sahne ise bir kızı kovalaması ve bu kadar dillere destan olan, hayran olduğu kişinin bu olması onu bayağı bir hayal kırıklığına uğratır.
1984 yapımı olan film tam bir müzik şöleni desem yeri var. Başkarakterimiz yani Mozart’ın kişilik özelliklerine gelirsem anı yaşamayı seven bir kişi ve oldukça saf görünmesine rağmen olağanüstü yeteneklidir. İlk konçertosunu 4 yaşında, ilk senfonisini 7 yaşında koca bir operayı ise 12 yaşında bestelemiştir. Filmde kral, Mozart’ı karşıladığı sırada çaldığı müziği yani Salieri’nin bestesini çalmasını istediğinde kağıda gerek duymadan aklından tüm notaları doğru bir biçimde çalması, üstelik bazı yerleri beğenmediğini söyleyip değiştirmesi ise gerçek hayatta yapmış olduğu bir yolculuğa güzel bir göndermeydi. “İtalya yolcuğu sırasında Gregorio Allegri'nin Miserere'sini Sistina Şapeli'de duyup tamamını hafızasına yazmasıdır. Yalnız bunu yaparken parçadaki küçük hataları düzeltir ve böylece Vatikan malının ilk yasadışı kopyasını üretmiş olur.”
En çok hoşuma gidenlerden biriside Mozart rolünü canlandıran Tom Hulce oldu, açıkçası bir rol bu kadar sempatik oynanabilirdi. Kesinlikle orijinal dilinde izlenmesi gereken bir film o kahkahaları ise tek kelime ile mükemmel bir hava katmış. Deliliğe yakın bir dehaya sahip olduğu için kahkahaları da bunu destekler nitelikte denebilir. Film yeri geldiğinde oldukça komik repliklere sahip fakat filmin temeli Salieri’nin kendisini Mozart ile kıyaslaması ve sürekli ön plana çıkarmaya çalışmasını konu almıştır. Mozart’ın Viyana’ya ilk geldiği zaman Salieri’nin ifade ettiği gibi “Gördüğüm Mozart değil, Tanrı’nın kendisiydi” ifadesi Salieri ile Tanrı arasında bir savaşa neden olmuş bu yüzden de bu yeteneği kendisine değil de ona bahşedildiği için onu alt ederek Tanrıyı yenmeyi kafasına koymuştur. Mozart, babası sayesinde çok küçük yaşta müzik ile tanışmış bir kimseyken Salieri’nin babası “sirk maymunu gibi sana Avrupayı mı dolaştıracağım” diyerek müzik ile yakından uzaktan alakası olmayan bir kimsedir ancak babasının erken vefatı ile müziğe kendisini adamıştır. Aslına bakılırsa Mozart her ne kadar müziği konusunda taviz vermeyen otoritelere bile başkaldıran, işinde en iyisi olduğunu bilen bir kimse ve hareketlerindeki tutarsızlık ile dikkat çeken dâhiyane bir deliyken; Salieri’ de Mozart' a bahşedilen bu yeteneği elde etmek uğruna yaptıkları ile tam bir delilik örneğidir.
Filmde Mozart babası ile karşılaştıkları ilk sahnede kullanılan müzik babasının siyahlar içinde olması acaba kötü bir şey mi olacak derken babasını gördüğüne çok sevinen ve kucaklayan Mozart dikkat çekiciydi. Siyahlar içinde olan babasının sarılma sahnesinde kolları arasında zayıf bir çocuk gibi kalır. Daha sonra filmin ilerleyen dakikalarında babasının ölmesi onu derinden etkiler ve yazdıkları ile babasının hala hayatı üzerinde etkisi olduğunu fark eden Salieri Mozart’ın zayıf noktasını bulur. Onu ölüme götürecek olan kendi ölüm marşını yazması için babasının giydiği bir kostümle onu bir opera yazmaya ikna eder “Requiem” böyle yazılır. Lacrimosa’nın sonlarına doğru Salieri’nin yanında olması ve inatla besteyi tamamlamasını istediği için ölümüne neden olan kişi filmde Salieri’dir. Film boyunca Mozart sürekli parasal sıkıntılar çeken bir kimse olarak gösterilmiştir çok fazla kazanmasına rağmen kazandığından çok daha fazla harcayan bir kimse olarak karşımıza çıkıyor.
Ara ara rahiple olan görüşmelere geçilip sonra tekrar hikâye kısmına geçilmesi gerçekten güzel detaylardandı, Salieri rahip ile konuşurken ki ses tonu, içtenliği ekrana çok iyi yansımış. Film 8 Oscar ödülüne sahip olurken dünya çapında da birçok ödül ve adaylık kazanmıştır. Salieri rolündeki F.Murray Abraham ve Mozart rolündeki Tom Hulce en iyi erkek oyuncu ödülüne aday gösterilirken ödülü kucaklayan F.Murray Abraham olmuştur. Ayrıyeten; en iyi film, en iyi kostüm tasarımı, en iyi yönetmen, en iyi uyarlama senaryo,en iyi yapım,en iyi ses miksajı dallarında Oscar’ a sahip olmuştur.
Her ne kadar film boyunca Salieri Mozart’ın düşmanı gibi görünse de kaynaklar bu ikisinin yakın dost olduğunu göstermektedir.

1984 yılında çekilen bu filmi anca izlemiş olmak bir hazineyi keşfetmek gibi film bittikten sonra 35 yıllık hayatına 636 eser bırakan Mozart’ın tüm eserlerini dinlemek istedim.

Yeri geldiğinde güldüren sonlara doğru hüzünlendiren yapısı ve mükemmel müzikleri ile başyapıtlar arasında yerini aldı benim içinde, yazımı şununla bitiriyorum “Bütün dâhiler göklere uzanır. Mozart ise gökten inmiştir.” Albert Schweitzer

GAİA


Bunları da Beğenebilirsiniz

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.